Benden Selam Söyle: Polonya’da Tatar kasabaları
Günün daha erken doğduğu şehirleri hep farklı sevmişimdir. Doğu, alabildiğince doğu…. 5 günlük tatilimizi Polonya’nın doğusuna ayırdık. Bu bölgenin en çok ilgi çeken yanı yüzyıllardır burada yaşayan ve bizlerin kendilerinden bi haber olduğumuz Tatarlar. Litvanya ve Belarus’a komşu olan iki Tatar kasabası var bugün rotamızda. Poznan’dan sabah erken saatlerde çıktık yola. Araba ile yaklaşık 460 km. Yeşil doğasını içinize çekerek gideceğiniz 6 saatlik bir yol. Yüzyıllar boyunca dört farklı inanışı bir arada barış içinde yaşatan bir bölge. Katolik, Ortodoks, Yahudi, Müslüman. Tatarlar İslam dinini ve doğu kültürünü bu topraklarda yaşatan tek ulus. Bazı sokaklarda Rus Ortodoks kiliselerini selamlarken kimi sokakta sinagoglar sizi karşılıyor.
Polonyalı Tatarlar, Polonya’da 600 yıldan uzun zamandır yaşıyorlar, ana dilleri Lehçe, dinleri İslam. Asimile olmamış, kendi özgün kültürlerini korumayı başarmış bir topluluk. Tatar kültürünün nefes aldığı iki küçük kasaba var: Kruszyniany ve Bohoniki.
İlk durak: Tatar kasabası Kruszyniany
Kasabaya giden yollar daracık, iki arabanın yan yana geçmesi mucize. Bazen karşınıza yaban somuzları çıkarken bazen ceylanlar sizinle yola devam ediyor. Kruszyniany’a vardığımızda farklı bir enerji yüreğinizi okşuyor. Biraz unutulmuşluk biraz kendi kabuğuna çekilmişlik….Hala hayattayız duruşu, var oluş hikayesi… Hangi kapıyı çalsak kitap yazılacak nice hayatlar dinlerdim eminim. Çok sıcakkanlı güler yüzlü insanlar. Türk olduğumu duyunca gösterdikleri ilgi ve yüzlerindeki gülümseme, sanki yıllardır beklenmiş bir dosta kavuşmuşluğu simgeliyordu.
Türk olduğumu söyleyince para almak istemediler
Kasabada 18. Yüzyıldan kalma, kilise mimarisinde bir camii bulunuyor. Yemyeşil rengi ile metreler öteden sizi selamlıyor. Anlatılana göre zamanında bir grup Tatar, Polonyalılarla beraber düşmana karşı savaşmış ve dönemin generali de onlara bir armağan olarak camii yaptırmak istemiş. İnşa edenler cami yapısını bilmedikleri için kilise mimarisinde inşa etmişler. Cami her yarım saatte bir gruplar halinde ziyarete açılıyor. Köyün yerlisi Cemal Bey, misafirlere caminin tarihini ve Islam dini hakkında genel bilgileri Lehçe anlatıyor. Giriş 5 Zloty yaklaşık 11 lira. Cemal Bey’e Türk olduğumu söylediğimde kardeşimizden para almayız diyip misafirperverliğini hemen gösterdi. Caminin hemen arkadasında Müslüman mezarlığına giden bir yol uzanıyor. İslami kurallara göre düzenlenmiş mezarlıkta bazı mezar taşlarında sadece Lehçe / Türkçe yazarken, bazılarında ise tamamen Arapça yazılarla karşılaştık.
“Hangi kapıyı çalsak kitap yazılacak nice hayatlar dinlerdim eminim. Çok sıcakkanlı güler yüzlü insanlar. ”
Tatar yemekleri Polonya’nın küçük kasabasında
Mezarlık ziyaretinden sonra diğer Tatar kasabası Bohoniki’ye doğru yol aldık. Araba ile iki kasabanın arası yaklaşık yarım saat sürüyor. Bohoniki’ye vardığımızda önce midemizi Tatar yemekleri ile mutlu edelim istedik, onca yol geldik. Bohoni Cami’nin hemen karşısında bir Tatar restoranı bulunuyor. Böreğimiz meşhur dediler, Pierekaczewnik (pierekaçevnik) deneyelim istedik. İki çeşidi var; tatlısından istiyorsanız kuru meyvelerle hazırlanmışı geliyor. Tuzlusundan yemek istiyorsanız ördek, dana, kuzu veya hindi eti ile hazırlanmışı geliyo masanıza. İçecek olarak ise aşure hoşafı ikram ettiler. Bildiğimiz aşurenin hoşafı…
Polonya’da 147 yıllık cami
Gelelim Bohoniki Cami’nin ziyaretine. Dünya tatlısı Cennet Teyze karşılıyor bizi. Buradaki camii diğer kasabadaki camiye göre daha küçük. 1873 yılında inşa edilmiş. İkinci Dünya Savaşında ciddi zarar görmüş ama bir yandan Tatarlar bir yandan Lehler el ele verip camiyi tekrar inşa etmişler. Daha önce de bahsettiğim gibi Polonyalı Tatarlar göreneklerini ve dini geleneklerini günümüze kadar başarılı bir şekilde devam ettirmişler. Yılda bazı Cuma günleri Cuma namazı için, bir de Ramazan ve Kurban Bayramının ilk günü camiiye imam geliyormuş. Halk camide toplanıp bayramlaşma töreni düzenliyorlarmış.
Bilmemiz gereken bir coğrafya, unutmamamız gerek bir kültür, sahip çıkmamız gereken bir millet. Uzaklarda bir yerlerde bizimle aynı dili artık konuşamasalarda, konuştukları dilde hislerimize tercüman olan güzel insanlar. İsimleri Türkçe, mezar taşları Türkçe… Bize hem bir o kadar yakın hem bir o kadar uzak. Yolunuz düşerse demeyeceğim bu sefer, lütfen yolunuz düşsün bu topraklara ve benden selam söyleyin en güzelinden en Türkçesinden.